YENİ
ÜYELİK
ŞİFREMİ
UNUTTUM?

56 Kişi Online

Canan

Terk etmek kolaysa senin için, el sallamak zor değil benim için!

PiNaR

Herkese içindeki iyilik kadar iyi bir hayat dilerim.

GüNeŞş

Yarım nefeslik bu hayatta. Sevgiden başka hiçbir şey planlama...

M e y r a

Okuduğum Kitapta şöyle Yazıyordu, Fazla Fedakarlık Kişinin Kendi KulL Hakkına Girmesidir.

M e y r a

Rüyanda Görüyorsan Onu Özlemiş, Rüyanda Görmek için Yatıyorsan Sevmişsin Demektir

SesLiDeyim

GüzeL DostLukLara

ÖnemiYok

Körlerin ülkesinde, tek gözlü insan kral olur.

HuzuR

Bir ömür bu susmalar için fazla kısa değil mi?

SevGi

Ya ümit sizsiniz, ya ümitsizsiniz.

PisKoPaT

Peşinden gidecek cesaretin varsa, bütün hayaller gerçek olabilir.

İsYanN

VarLığımın Yok SayıLdığı Bir Yerde Yokluğumu Yük Etmem Ben KimSeLere ...

İsYanN

DosTuna KüSen Düşmanına SarıLr oLmuŞ ZararDasınız ZiYan oLuCakSınız....

İsYanN

Yaşamaya geç kaldığın hayat, asla bir hayat değildir. Sil her şeyi ve yeniden bir yol çiz kendine.

İsYanN

Herkes aynı anda yaşar ama herkesin karanlığı farklıdır.

İsYanN

Sitemızın PaneLı YeniLenmışTır Sız DeyerLi DostLarımıza HaYırLı oLsun

Mustafa

Siteye Giriş Yaptı

fuat

Siteye Giriş Yaptı

FURTUNA_DERESİ

Siteye Giriş Yaptı

Arinna

Siteye Giriş Yaptı

İmdat

Siteye Giriş Yaptı

Msfrr

`».TürkiYeM x! Odasına Giriş Yaptı

Msfrr

Siteye Giriş Yaptı

Etnograf J.R. Swanton ile etnograf -seslideyim

Etnograf J.R. Swanton ile etnograf W. Matthews’in derlemelerinde, Brezilya’nın balta girmemiş ormanlarında bile «uçan yabancılarca ve «uçan kayıklardaki büyücüler» e ait öyküler anlatılmaktadır.
Kaide Büyüsü adlı kitabında Lenormand şunları yazıyor:

«Sesler sayesinde Om rahipleri, fırtınalar yaratıyor ve tapınaklarını yapmak için,’ bin kişinin yerinden kıpırdatamayacağı kayaları kaldırıyorlardı.»

Mısırlıların yerçekimini yok eden ses üstü araçlardan yararlanacak kavramlara sahip olduğunu ve bunlardan, gerek taşların yontulmasında, gerekse taşınmasında yararlandıklarını iddia edenler vardır.

Robert Charroux şöyle yazıyor : «Tarih öncesi insanları titreşim olayını biliyorlardı ve çarpma dalgalarından yararlanarak, çakmaktaşını yontmakla bu tekniği kullanıyorlardı.

Charroux’un dediğine göre, eski Mısır’da gerçek rahipler, istedikleri zaman havaya yükselebilme yeteneğine sahip olmalarıyle birbirlerini tanırlarmış. Charroux bu havaya yükselme konusunda eski yazarların çeşitli ve pek ilginç gözlemlerine değinmektedir.

AZTEK VE İNKA RAHİPLERİNİN, SES İLE LEVİTE EDİLEN DİSKLER İLE HAVADA UÇMALARI:

Eski Meksika ve İnka bilge rahipleri özel sesler çıkararak büyük ALTIN diskleri havada uçurabilmekteydiler. Hatta bazı büyük diskler üzerine oturarak çıkardıkları özel seslerle diskle birlikte havada dolaştıkları bir çok kaynaklardan anlaşılmaktadır.

BABİL RAHİPLERİNİN AĞIR KÜTLELERİ SES GÜCÜ İLE LEVİTE EDİŞLERİ:

Eski çağların en akıllara durgunluk verici öyküleri bilgelerin yerçekimini yenerek insanlarla eşyayı ha­valandırmaları üzerinedir. François Lenormant bir kitabında eski Babil rahiplerinin bir takım sesler çıkararak yüzlerce adamın kaldıramayacağı kadar ağır kayaları havalandırabildiklerini yazar.

BAALBEK BÖYLE Mİ KURULMUŞTU?

Baalbek Terasını kuranların en dipte bıraktıkları dev çaptaki düz taş; 21 metre boyunda 4,8 metre eninde, 4,2 metre kâlınlığındadır. Bunu yerinden oynatmak için 40 bin işçinin bir arada çalışması gerekir.

Babilonya’nın taş levhalar üzerindeki bazı yazıları, sesin kayaları havaya kaldırabildiğini belirtiyor. İncil’de Jeriko’nun taş duvarlarının ses dalgalarının etkisiyle yıkılıp göçtükleri yazılmaktadır.

PİRAMİTLERİN AĞIR TAŞ BLOKLARININ LEVİTE EDİLİŞLERİ:

Bazı Arap kitaplarında piramitlerin nasıl yapıldığı konusunda garip öyküler anlatılır. Bunlardan birinin dediğine göre, piramidin taşları papirüs kağıdına sarılmış, sonra bir rahip bunlara değnekle dokunmuş. Taşlar ağırlıklarını yitirerek elli metre havaya kalkmışlar.
Rahip her taşı bu yoldan yükselterek piramidin tepesine ulaştırmış ve yerli yerine yerleştirmiş.

Arap tarihçisi Abu Zeyd al – Balkî bu konuda şunları yazıyor :

«Piramit inşaatında, büyük taş blokları yerlerinden kaldırmak ve taşımak için, bunların üstüne üzerinde bazı formüller yazılı papirüsler konurdu. Sonra bir avuç büyüklüğünde ve iç içe giren halkalarla mücehhez bir alet taş blokun üzerine tutulur, halkalar çevrilirdi. Bunun üzerine taş ağır ağır yerinden kalkar ve istenen yere götürülebilirdi.»

Gravitasyona karşı düşünülecek bir aletin küçük ya da büyük olması tartışma konusu olamaz. Aynı izahatı okuyan büyük bilgin A.

Einstein bu konuda şunları söylüyor :

«Bizim bilmediğimiz bazı sırları eskilerin vakıf olduklarını kabul etmek zorundayız. 600 tonluk bazı taş blokların üst yüzeylerinin konkavlaşmış olduğu dikkati çekiyor. Bu ancak muazzam bir çekim veya emme kuvveti ile hasıl olabilecek bir tesirdir.»

ESKİ MISIR ARSİONE TAPINAĞI’NDAKİ LEVİTASYON OLAYI:

Eski bir Mısır yazıtı, Mimar Dinocrates’in inşa ettiği Arsione Tapmağı hakkında bazı izahatlar verir : «Yapının bazı yerlerinde kullanılan mıknatıs taşları sayesinde büyük, ağır kapılar el değmeden açılıp kapanmaktadır…

«KA-SEK vasıtasıyla Güneş sembolü olan büyük disk, kendi kendine mihraptaki yerinden havalanmakta, kubbedeki yerine oturmaktadır.»

Eski Yunan Apollon Tapınağı’ndaki, Levitasyon Olayı:

İkinci yüzyılda yaşamış bulunan Lucian, eski çağlardaki insanların yerçekimini yenmeyi başardıklarını kesinlikle ortaya sürer. Suriye’nin Hierapolis kentindeki bir Apollon Tapmağı’nda kendi gözleriyle gördüğü bir mucizeyi şöyle anlatır :

«Heykel, yerdeki rahiplerden ayrılarak havada yüzmeye başladı.»

ÇEŞİTLİ TAPINAKLARDAKİ LEVİTASYON OLAYLARI:

Kuşkuculuğu ile tanınmış Lucianus da (M.S. 2’ci yüzyıl) Suriye’li rahiplerin, kendi tanrılarından birinin tasvirini havada, boşlukta tuttuklarını gözleriyle gördüğünü anlatır.

Papaz Rufino da, mıknatıslanmadan söz eder ve Mısır’da İskenderiye yakınlarındaki Tanrı Serapid’in büyük tapmağında, güneşi temsil eden bir diskin (M.S. 300’lere doğru tanık olduğu) yükselişine değinir.

İhtiyar Plinius, Mimar Dinokrates’in yaptırdığı Arsınce tapınağındaki havada duran putlardan bahseder. Başka halklarda ve başka çağlarda da, son derece garip havada asılı kalma örneklerine rastlıyoruz. Roma’lı devlet adamı ve yazar Cassiodorus (M.S. 5’nci yüzyıl) bir Diana tapmağında, tavan ile zemin arasında havada asılı duran bir demir Cupidon’dan bahsediyor.

ETYOPYA’DAKİ BİR MANASTIRDAKİ LEVİTE HALDEKİ ALTIN ÇUBUK:

Havacılığın gelişme .tarihi üstüne yazdığı kitapta Jules Duhem, 16.’ncı yüzyılın ilk bölümünde Etyopya’ daki Portekiz Elçiliğinde bir kâtip olan Papaz Francis­co Alvarez’in yazdığı bir yazıya değinir. 1515’de Peder Alvarez. Bidjan dolaylarındaki bir manastıra gitmişti. Bu manastırın kilisesinin yanında, yüzyıllardır havada kendiliğinden asılı durduğu söylenen, aşağı yukarı 2 metre uzunluğunda altın bir çubuk vardı. Bu mucizeyi görmek için bir çok hacılar manastıra akın ederlerdi. Ama kimse çubuğun nasıl olup ta kendiliğinden havada durduğunu anlayamamıştı.

Alvarez yazısında bu olayı gerçek bir mucize diye nitelendirir.
Alvarez’den hemen hemen iki yüzyıl sonra Kahire’ de oturan Charlec – Jacques Poncet adındaki bir Fransız doktoru Etopya’da ( Habeşisan’da) yaptığı uzun geziler sırasında bu manastırı buldu ve aynı altın çubuğun klisenin hala sağ yanında boşluk yüzmekte olduğunu gördü. İlk olarak 1698’de gördüğü çubuğu 1699 ve sonra 1700 yıllarında yeniden görmeye gitti.Dr.Poncet bir hileden kuşkulanmaktan kendini alamıyordu. Manastırın baş papazından, mucizenin gerçekliğini sınamak için izin istediğini ve yaptığı sınamayı, 1917’de yayımladığı mektuplarında anlatır. Baş keşişin izni üzerine elini boşluktaki çubuğun dört bir yanından çepe çevre geçiren doktor çubuğun gerçekten hiçbir yere bağlı olmaksızın havada durduğuna kanı getirir. Mektupların birinde;

«Şaşkınlığımdan küçük dilimi yuttum, çünki böylesine akıllara durgunluk verecek olayı neye yoracağımı bilemiyordum.» diye yazar.
Fransız kaşifi Guillaume Lejean de 1863’de Bidjan Manastırı’na giderek boşluktaki altın çubuğu birçok kereler gördü.

MOĞOL VE TİBET LAMALARI’NIN UÇAN MASALARI:

Uçan Masalar çok eski çağlarda akın’dan önce de Moğollar ve Tibet Lamaları tarafından hırsızların meydana çıkarılmasında kullanılmaktaydı. Bazı dualar ve sözlerden sonra masa havalanır, Lâma’lar masayı takib ederek şaşmaz, yanılmaz bir isabetle suçluyu, ya da gizlenen bir eşyayı bulurlardı. Aynı usul başka araçlarla günümüzde de uygulanmaktadır.

ÇEŞİTLİ MİLLETLER VE LEVİTASYON OLAYLARI:

Dördüncü yüzyılda yazılmış olan Şen Hsien Çuan’ daki Liu An’ın biyografisinde de bir olay anlatılmaktadır : Liu An, Tao mezhebinin özel iksirini içtiği zaman ağırlıktan kurtulurmuş. Ama günün birinde iksir tasını avluda unutmuş. Köpekler ve kümes hayvanları da tasın dibinde kalan iksiri içmişler. Kitap şöyle anlatıyor :

«Onlar da havaya uçmuşlardı. Böylece gökyüzünden köpek havlamaları geliyor, horozların ötüşleri bulutlar arasında yankılanıyordu.»

Eski bir Budist yazısında, ağzına alan insanı havaya kaldıran tılsımlı bir mücevherden söz ediliyor.

M.S. 1. yüzyılda Simon isminde bir düşünür yaşamıştı. Bu Yahudi bilge, «büyülü bilimi» sayesinde mucizeler yaratabiliyordu. Simon’un Roma’da binlerce kişiye «Gnosis» yani bilgi konusunda nasıl bir demeç verdiği anlatılır. Bu konuşmada Simon’un «havadaki cinlerin» yardımıyla tâ yükseklere havalandığı anlatılır.

Hıristiyan dininin yetkilileri Simon’un hem kendisini hem de başka şeyleri «Büyü Aracılığıyla» havaya kaldırabildiğine inanıyorlardı. Simon’un koca mermer heykelleri bile yerlerinden büyüyle kaldırıp havada uçurttuğu söyleniyordu.

Dördüncü yüzyılda yaşayan Lamblikus adındaki Neo – Platonik düşünürün de yerden yarım metre havalanıp yüzdüğü bilinmektedir.

TİBET’TE BİR MANASTIRDAKİ LEVİTE HALDEKİ SANDUKA:

Tibet’de Lhassa’dan üç km. ötede bulunan Khaldan Manastırı inanılması zor bir mucizeye sahne olmaktadır. Burası Budistlerin ve Tibet Lâmaları’nın kutsal saydıkları bir yerdir. Her sene binlerce kişi bu manastıra hacı olmak için gelirler. Manastırın bir özelliği, 14. yüzyılda ölen bir Budist rahibinin cesedini muhafaza etmesidir. Rahibin mezarını değil, cesedini.. Zira rahip Tsong – Koba’nın cesedi mumyalanmış olduğu halde yerden bir buçuk metre yüksekte, havada durmaktadır. Mumya ne tavandan sarkan iplerle bağlıdır ne de yerde veya duvarda bir noktaya dayanır. Kelimenin tam anlamıyla bu ceset boşlukta asılı durmaktadır.

MEVLANA’NIN BABASI BAHAEDDİN VELED’İN LEVİTE OLAN SANDUKASI:

Hz. Mevlânâ 17 Aralık 1273 tarihinde dünyadan ayrılıp cenazesi bugün türbesinin bulunduğu yere getirildiğinde, buraya yıllar önce gömülen babası Bahaeddin Veled’in sandukasının yerden doğrulup kalktığı söylenir.

Levitasyon Nedir ? Nasıl Yapılır ?
Written on Ekim 31, 2013 by BinbirHal in Levitasyon No Comments
Levitasyon Nedir
İnsan doğduğunda çevresini tanımaya başladığı zaman bir takım tecrübeleride görerek öğrenir. Etrafında her canlının kısmen aynı ve farklı organlara sahip olduğunu ve benzer organların görevlerinin aynı olduğunu gözlemler. Yani bir sineğin ve kuşun ortak özelliklerinden biri de kanatlarının olmasıdır. ve ikiside uçabilir. Bir köpek veya kedi ise uçamaz. Çünkü onların kanatları yoktur. İnsan bu gözlemler altında gelişimini tamamladığı için kendisini kanadı olamayan bir canlı sınıfına kor ve uçamamayı bu andan itibaren bilinç altına kabul ettirir. Fakat insan yaratılmışların en farklısı olduğunu bilmelidir!

Peki nedir Levitasyon? Levitasyon insanın kendi öz enerjisini kullanarak -ki bu enerjiye düşünce gücü, ruh gücü, psişik enerji gibi isimler takılır- yer çekimine karşı koyması olayıdır. Yani bir insan isterse hem uçabilir hemde başka nesneleri uçurabilir. Eğer biz de küçükken annemizin, babamızın ve ya başka ebeveynlerimizin bu yeteneği kullandığını göreseydik muhtemelen beynimiz farklı şekilde şartlanacağı için, bu işe çok küçükken başlamanın etkisiylede bu gün rahat bir şekilde uçuyor olabilecektik. Bu saatten sonra uçmak mümkün müdür? Vallahi mümkündür fakat bu, beyninizi o şartlandırmadan ne kadar kurtarabileceğinize ve bu yetneğinizi ne kadar geliştrebileceğinize kalmış bir olaydır sadece. Kendinizi uçuramasanız bile en azından hafif nesneleri uçurma şansınız daha büyük olacaktır. Bu işe başlamak istiyorsanız şu iki şeye kusursuz biçimde sahip olmanız gerekmektedir. Birincisi inanç ve ikincisi ise sabırdır. Kimse ilk denemelerinden iyi sonuç alamayabilir. Ama süreklilik bu konu üzerinde farklı aşamaların nasıl kat edileceğini size gösterecektir. İşte bu süreklilikte sizin sabrınıza kalmıştır. Bilinç altınızda saf uçma isteği olmalıdır. Bu yeteneği başkalarına gösteriş olsun diye kazanma düşüncesi, sizin yetneklerinizi yok eden egonuzu besler ve bu yetenekler su yüzüne ya hiç çıkamaz ya da çok az bir miktarda çıkar.

Tarihte LEVİTASYON yapan ünlü iki örneği burada paylaşabiliriz.
Bunlardan biri MEVLANA diğeri ise İSA (A.S.) dır.
MEVLANA nın ŞAM yolculuğu sırasında kafile SİS ili yakınlarında içinde 40
münzevi rahibin yaşadığı bir mağarada konaklar. Yoğun olarak majik
çalışmalarla uğraşan rahipler kendilerine konuk gelenlere bir gösteri
sunmak isterler. Daire şeklinde bir araya gelip konsantre olurlar ve
dairenin tam ortasına oturttukları bir çocuğu levite ederler.Çocuk belli bir
yüksekliğe kadar çıkarak havada asılı olrak durur. Rahipler bir süre sonra
bu levitasyon olayına son verip çocuğu aşağıya indirmek isterler fakat
bunda birtürlü başarılı olamazlar. Ne yaparlarsa yapsınlar çocuk havada
kımıldamadan durmaktadır. Bu arada çocuk MEVLANA hazretlerini
göstererek aşağıya inmesine engel olan kişinin o olduğunu söyler.
Rahipler bu durumun MEVLANA hazretlerinden kaynaklandığını öğrenince
ondan rica ederler ve MEVLANA hazretleride çocuğu yere indirir.
İSA(A.S) gösterdiği levitasyon örneklerinden en ünlüsü SU ÜZERİNDE
YÜRÜMEKtir. MATTA da su üzerinde yürümesi olayı aktarılmaktadır.
“Ve gecenin 4. nöbetinde İsa denizin üzerinde yürüyerek yanlarına geldi
fakat şakirtler onu denizin üzerinde yürürken görünce bu bir hayalettir
diye bağırdılar. fakat İSA cesur olun benim korkmayın diyerek onlara
söyledi.”

TEKNİKLERİ :

Aşağıdaki egzersizi tek başınıza ya da grup arkadaşlarınız­la yapınız:
Masanızın üzerine tahtadan yapılmış küçük bir cisim ko­yun. Rahatça oturup gevşeyin… Dikkatinizi cisminize yoğunlaştırın… Onun ağırlığını zihnen hissedin… Cismin ağırlığının gittikçe azaldığını, giderek hafiflediğini hissedereken, şuuru­nuzun daha çok yoğunlaşmasına ve derinleşmesine izin verin… Cismin ağırlığını kaybettiğini hissettikçe daha derin nefes alın ve nefesinizi verin… Her nefes alış verişinizde cisim daha da hafifliyor… Ve siz bunu hissediyorsunuz… İçinizden gelen kuv­vet yer çekimini kolaylıkla yenmeye başlayacak… Cismin iyi­ce hafiflediğini hissettiğinizde, onun yavaş yavaş yükselmesi için kesin bir emir vermeye başlayın. Eğer imajinasyonunuz tam şekillendiyse ve konsantrasyonunuzu gerektiği kadar yapabildiyseniz düşünce gücünüz cismin havalanmasını sağlaya­caktır.
Bu alıştırmaları sık sık yapın. Sonunda cisminizin hava­landığını göreceksiniz… Cisminizin ilk havalandığını gördüğü­nüzde dikkatiniz dağılabilir. Eğer böyle olursa cisminiz derhal düşecektir. Buna izin vermeyin… Objenizin giderek daha çok yükselmesini isteyin. Dikkatinizin yoğunluğunu sürdürün…
Sizden daha önce hiç yapılmamış bir deneyi başarmanızı istemiyoruz… Bu yapılmış bir deneydir ve isterseniz siz de ya­pabilirsiniz… Bu cümleleri çalışmaya başlamadan önce kendi kendinize telkin etmenizde fayda olabilir.
Diğer pisişik çalışmalarda olduğu gibi özellikle telekinezi ve levitasyon çalışmalarında konsantrasyonun önemi büyüktür. Bu çalışmalara girişmeden önce mutlaka konsantrasyon egzer­sizlerini yeterince çalışınız. Belli bir düşünceyi, kesinlikle baş­ka hiç bir düşünceyle kesintiye uğratmadan, en az 20 saniye boyunca zihninizde tutamıyorsanız bu çalışmalara hiç başla­mamanız, boşuna zaman kaybetmemeniz bakımından daha ya­rarlıdır.

Levitasyon Hakkında 3
Written on Mart 23, 2014 by BinbirHal in Levitasyon No Comments
Kulagina Rus akademik çevrelerce detaylı incelemelere tabi tutuldu. Aralarında ikisi Nobel ödüllü kırk civarında bilim adamı Kulagina ile çalıştı. İnvestigation Psychics’te suyun içinde kırılmış bir yumurtanın sarısı ve beyazını birbirinden ayırırken çekilen bir filmde beyin dalgalarının ve elektromanyetik alanın değiştiği rapor edildi. Radyoteknolojileri ve Elektronik Enstitüsüne bağlı bilim adamları 1981-1982 yılında medyumun ellerinin çevresinde güçlü bir elektromanyetik alan ile kısa radyo dalgalarının olduğunu tespit ettiler. Araştırmalar, fenom enin fizaiksel yapısı ile ilgili bir açıklık getiremeden Kulagina vefat ederek sırrını da beraberinde götürdü.
Sovyet Rusyası’nda bilim adamları, yaptıkları gizemli psişik güçlerle ilgili deneyler ile biyogravitasyon olarak adlandırdıkları bir kavram geliştirdirler. Buna göre canlı organizmalar gravitasyon oluşturabilirler ve algılayabilirlerdi. Üstün psişik enerjinin konsantrasyonu altında insan, gravitasyon ve elektromanyetik kuvvetlerin etkisini geçici bir süre için kaldırabilirdi. Günümüz “moden” çağında, teknolojinin son nimetlerinden faydalanaıyoruz. Uçmayı bilmeden uçuyoruz, yüzmeyi bilmeden, suyun üzerinde hareket ediyoruz…

Levtasyona ne gerek var diye düşünebiliriz. Veya tam tersi, diğer potansiyel psikokinetik imkanları da harekete geçirmek üzere çalışmaya başlayabiliriz. Her iki durumda levitasyon ve diğer psişik güçler beynimizi kurcalamaya devam edecektir. Bugün varlığını kabul etmekte zorlanıyoruz, oysa eski devirlerde, henüz insan kendi özünden, iç potansiyelinden bu denli adlandırdığımız olgular, normal ve fiziki dünyanın doğal bir parçası olarak kabul edilirdi. Çevresindeki canlı-cansız doğayı gözlemleyen insan, türlü türlü kuvvetlerin olduğunu, canlıların her birinin başka bir kabiliyet geliştirdiğini görmüştü. Bazı türler, sahip oldukları yetenek açısından eşsizdiler. Buna göre, kendisinin de bir takım üstün donanımlara sahip olması için bir neden yoktu. Yüzyıllar içinde, bu yetenekleri köreldi, iç kaynakları tükenecek noktaya ulaştı, bilgiler unutuldu. Sadece küçük bir kısım insan, mason, kilise topluluğu, tarikat gibi gizli topluluklarda bir araya gelerek kendi içlerinde yaşatmaya devam etti. Bilgilerin muhafaza edilmesi ve dış çevreden korunması için özen gösterildi.

Levitasyon Hakkında – 2
Written on Mart 16, 2014 by BinbirHal in Levitasyon No Comments
Azize Teresa Avila (1515-1582) en önemli Hristiyan mistik kadınlar arasında başı çeker. Levitasyon olayının tamamen iradesi dışında oluştuğunu anlatan azize, çevresine onu kontrol etmeleri ve gerekirse tutmalarını bile salık vermiştir. Aziz Thomas Aquinas (1225-1274) Aziz Francis Assisi (1181-1226) sergiledikleri bilinen mistiklerin bazılarıdır. Taoizm’in kurucularından Lieh Tse’nin havada uçmasını sağlayan majik güçler vakıf olduğuna dair bir sürü yazı ve hikaye vardır. Birçok kadim bilgenin hayatı uzatabilmek, sert taşların içinden geçmek ve levitasyon gibi güçleri olduğuna ilişkin yazılı kaynaklar mevcuttur.
19.yüzyılın ortasında dünya İngiltere’den Daniel Dunglas Home (1883-1886) ile en ünlü “uçan” medyum ile tanıştı. Home, olağanüstü telekinetik ve psikokinetik güçleri ile Londra seçkin sınıfını büyülüyordu. İzleyicilerin şaşkın bakışları altında trans sırasında 3. kattaki camdan dışarı “özgürce süzüldüğü” rivayet edilir. Bilim adamları Home fenomeni karşısında bölünmüştü. Bir kısmı, yeni bir takım güçlerin var olduğunu kabul etmekten başka çare olmadığını düşünürken, konservatif bir grup onu şarlatanlıkla suçladı. Ancak bunca zaman sahtekarlık için delil arama çabaları boşa çıktı. Hakkında olan suçlamalara rağmen, levitasyon eylemini 30 yıl boyunca İCRA etti. Daniel, 20 Mart 1833’de Edinburg’da doğdu. 9 yıl sonra ailesiyle birlikte Amerika’ya göç etti. 19 yaşına geldiğinde New York’da çalışan, paranormal yetenekleriyle çevrelerinde büyük saygı ve popülerlik kazanmış olan Margaret ve Kate Fox kardeşleri duydu. Onların gizemli güçlerinden olağanüstü derecede etkilenen genç, kendisinde de bir takım yeteneklerin olduğunu keşfetti. Bulunduğu ortamlarda gizemli sesler duyuluyor, gürültüler meydana geliyordu. Mart 1822 yılı geldiğinde, Home İngiltere’ye döndü. Spritizma ve okült bilimler ile yakın olarak ilgilenen William Koks’un sahibi olduğu bir otele yerleşti. Daniel otelde yaşmaya başladıktan kısa bir zaman sonra, ev sahibinin dikkatini üzerine çekmeyi başardı. Şarap dolu bir sürahinin hemen yanında, onun hayali silüetini üretmişti. İkiz görüntü bir kaç saniye belirdikten sonra kaybolmuştu. İlk defa bu tarz bir fenomenle karşılaşan otel sahibi, aralarında Lord Brougham, bilim adamı Michael Faraday (1791-1867)’in da bulunduğu okült bilimlerle ilgili kişileri bir araya getirerek, Home’un güçlerini göstereceği bir seans düzenledi. Sir Daniel, anılarında odadaki masanın yerden havaya doğru yükseldiğini, çanların kendinden çalmaya başladığını anlamıştı. Fakat en sansasyonel ve aynı zamanda da oldukça dramatik olan seans, 16 Aralık 1868’de Buckingham Sarayı’nda, Lord Adare’nin evinde gerçekleşti. Sıradışı tanıtıma katılanlar, Home’un trans halindeyken yaptığı levitasyon fenomenine şahit oldular.

Levitasyon fenomeni konusunda parapsikoloji literatürüne giren diğer iki önemli isim Rus medyum Nina kişiler levitasyon yeteneklerini bilim insanları önünde gerçekleştirmiş ve paranormal güçleri fotoğraflarla belgelenmiştir. 1926 yılında Sovyet Rusyası’nın Leningrad şehrinde doğan Nina Sergeevna Kulagina (1926-1990), 20 yıldan fazla bir süre başta telekinezi olmak üzere parapsikolojinin diğer fenomenleri ile ilgilendi. Sıradışı yetenekleri çok güçlü ve çapıcıydı.

Levitasyon Hakkında
Written on Mart 16, 2014 by BinbirHal in Levitasyon No Comments
Newton’un (1643-1727) evrensel çekim kanununu keşfetmesinden bu yana, en küçük bakteriden en büyük gök cismine kadar kütlesi olan her şeyin, gravitasyon (kütle çekim) kuvvetinin etkisi altında olduğunu biliyoruz. Yalnız parapsikoloji açısından en az anlaşılır olan levitasyon fenomeninde, bazı insanların yer çekimine meydan okudukları kesin bir gerçek olarak karşımızda durmakta ve idrak sınırlarını zorlamaktadır. Kütle çekim deneyimimiz öylesine temldir ki, levitasyon mucizevi gibi görünmekte ve inanmazlık uyandırmaktadır. Bugün kabul edelim ya da etmeyelim, geçmiş çağlarda bazı kutsallık addedilen kişiler bu yeteneğe sahipti. Günümüzde ise levitasyona sadece ve sadece yıllarca verilecek çok büyük emek ve sabırlar ulaşılabiliyor.
2007 Ağustos’unda NTV-MSNBC’ye yansıyan habere göre, bilim dünyası levitasyon fenomenini Casimir kuvvetiyle ilişkilendirerek izah etmeye çalışmıştı. Bilim adamları, kuantum kuvvetiyle cisimlerin birbirine yapışmasına neden Casimir kuvvetini manipule etmek suretiyle, cisimleri fiziksel bir etki olmadan havaya kaldırmanın yolunu bulduklarını açıkladılar. Kertenkelelerin yüzeye sadece tek bir parmak ucu ile yapışabilme becerisinde kendini gösteren Casimir kuvveti, daha 1948’de keşfedilmesine rağmen,1997’de ölçülebilmişti. New Journal of Physics’in Ağustos sayısında yazan Leonhardt’a göre, ilk önce nano dünyasında uygulama bulacak olan Casimi kuvveti ile birlikte, insanların fiziksel bir etki olmaksızın havaya kaldırılması prensipte mümkündü.

Yazar : İsYanN
12 Oca Paz 22:40
71 Görüntüleme

Etiketler:


Gönder


POPÜLER YORUMLAR